Samsun’da dün il binasının açılışını yapan Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, bugün basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Kentteki bir otelde düzenlenen basın toplantısına sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile basın mensupları katıldı.
Türkiye’nin kötü yönetildiğini söyleyen Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Kaynaklarının doğru değerlendirilemediğini düşünüyoruz. Birikimlerinin israf edildiğini düşünüyoruz. Partili cumhurbaşkanlığı sistemi de dahil bu tecrübe ettiğimiz sistemin devletin bütün kurumsal kapasitesini aşındırdığını düşünüyoruz. Bu kurumsal varlığı aşınan devletin, çalışamaz hale geldiğini düşünüyoruz. Partililik karşısında mülki idarenin, partililik karşısında adli bürokrasinin, partililik karşısında eğitimin, basının, bütün verim şubelerinin, akademinin çok ciddi hasar gördüğünü düşünüyoruz. Eğer partiyle particilikle bir memleket abat olsaydı, AK Parti’nin particiliğinde memleketin abat olması gerekiyordu. Olmadı. Demek ki particilik, denetimsiz güç, hesap vermez siyasi kuvvet, kudret, Türkiye’de siyasi olarak hem milletin değer setlerini hem bürokrasinin kapasitesini aşındırıyor. Bu yüzden siyaseti yerine çekmek zorundayız. Siyaseti yerine çekmekten kastettiğim şey de şu; siyaset haddini bilecek. Siyasetçi de haddini bilecek. Kendi inandıklarını, kendi fikrini, kendisi gibi düşünmeyenleri yargılayacak şekilde devlet etmekten mesuliyet duyacak, utanacak”
“SINIRLARIMIZDA PKK DEVLETLERİ KURULUYOR”
Amerika’nın Talabani ile Barzani’yi birleştirmeye çalıştığını ifade eden Ağıralioğlu, şöyle konuştu:
“Sınırlarımız kevgire dönmüş, evlatlarımız hepsi madde bağımlılığın pençesinde, kimisi buradan kurtulanlar, hastanede oradan kurtulanlar memleketi terk etme hevesinde, mesleksizlik pençesinde. Ülkenin esas problemleri bunlar. Siyasetin konuştuklarına bakın. Nitelikli gıda tüketemiyoruz, temiz suya ulaşamıyoruz, önümüzdeki dönem çölleşme tehlikesi var, siyasetin konuştuklarına bakın. Eğitimde bir muhteva kaygı var. Üniversite işsizlik oranlarımız dayanılmaz hatlara vardı. Mevzu ettiğimiz çocuklarımızın niteliklerinde bozulma var. Siyasetçi konuştuklarına, şunların meşguliyetlerine bakın. ‘Kim cumhurbaşkanı olacak,’ ne olacaksa. Tartışmalara bakın. Yani sınırlarımızda PKK devletleri var, PKK devletleri kuruluyor. PYD ile PKK’yı birleştirmeye çalışıyor Amerika. Bir Peşmerge bakanlığı kurup, ordu oluşturuyor Amerika. Suriye’de bir PKK devleti kurmaya yürüyor Amerika. Güneyimizde Kıbrıs’ı Lozan ve Zürih anlaşmalarını çiğneyerek silahlandırıyor Amerika. 12 Adaları garantörü olmamıza rağmen Montrö’den sonra boğazlardaki hakimiyetimiz dahil bu bölgedeki hakimiyetimizi Lozan’a rağmen, NATO hukukumuza rağmen, NATO’da birbirimize verdiğimiz sözlere rağmen silahlandırıyor Amerika. Bizimkilerin konuştuklarına bak”
“ÇOCUKLARIMIZDA ZEKA GERİLİĞİ BAŞLADI”
“Bu, eli belinde siyasetten yorulmuş memlekete, eli kalbinde bir kadro sunuyoruz. Umuda yürüyoruz” diyen Yavuz Ağıralioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Güce, güçlü geleceğe yürüyoruz. Sofraları büyütmeye yürüyoruz. İşe, aşa istihdama yürüyoruz. Verimliliğe rekabet gücüne yürüyoruz. Nitelikli gıdayı milli güvenlik konseptine oturtmaya yürüyoruz. Önleyici sağlık hizmetlerini memleket borcu biliyoruz. İnsanlara hasta olunca ‘Hasta garantileri vererek sizi tedavi edeceğiz ama sizi tedavi etme mekanizmasına başkalarının para kazanma imkanına dönüştüreceğiz’ diyerek değil milletimizi hasta etmemeye söz veriyoruz. Hasta etmemenin de yolunun nitelikli beslenme olduğunu biliyoruz. Çocuklarımıza fırsat eşitliğini anaokulunda vermeye karar verdik. Çünkü rekabetin orada koptuğunu biliyoruz. 300 bin çocuğumuz hiç öğün, 1 milyon çocuğumuz bir öğün yemek yiyerek okula gidiyor. Çocuklarımızda protein azlığından zeka geriliği başladı. Bunu nesle suikast, devlete suikast, millete suikast biliyoruz.”
“KONUŞMAKTAN BIKTIK”
Ülkedeki eşitsizliğin, rekabetin ilkokul çağına gelmeden anaokulunda başladığını söyleyen Ağıralioğlu, “Varlıklı ailelerin çocukları hem beslenme hem imkanları itibarıyla yarışa önde başlıyorlar, sonra o mesafe hiç kapatılmıyor. Bu fakir zengin ayrımı, memleketteki eşitsizliğin temeli orada başlıyor. Oradan müdahale edilecek, gıdadan müdahale edecek, sofradan müdahale edecek. Maaştan müdahale edilecek, asgari ücretten müdahale edilecek, emekli aylığından müdahale edilecek, sofradaki ekmeğin niteliğinden müdahale edilecek. Türk milletinin istikbaline hamasetten değil, üretimden müdahale edilecek. Eğitimden, muhtevadan müdahale edilecek. İşin başında nereden durması, nereden tutulması gerekiyorsa oradan tutulacak. Hamasete gerek yok. Konuşmaktan bıktık. Siyasete derken değil, yaparken bela olmuş, bütün bu atalet alanını kapatacağız. Yani siyaset iyi söyleyebilen ama iyi yapamayan bir alan haline geldi. İyi söyleyenlerin değil, iyi yapanların dönemine ihtiyaç var. Artık söylediklerini yapabilen bir siyasi iradeye ihtiyacımız var. İnşallah Anahtar Parti bu mesuliyetle yürüyecek, bu mesuliyet hattında duracak. Milletin kalbine de itimadına da bu mesuliyet duygusuyla talip olacak” dedi.
